GÜNÜN SÖZÜ

Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil. Şemsi Tebrizi

1 Nisan 2014 Salı

Kurtuluş Yolunda (dünya ve ahiret zenginliğinin) 10 Anahtarı

Yazacağım bu yazı belkide en uzun yazım olacaktır, lakin bu yazı İlim ve Esrar Hazinesi kitabından alınmıştır. Her şeyin özeti niteliğindedir, Allahu Teala ilmi isteyene veririm demiştir. Okuyanlara rahmet olması dileğiyle:

1- İster doğru, ister yalan, ister kasten veya yanlışlıkla Allahu Teala'ya and vermemeli, yemin etmemelidir. Kul yemin etmemeyi, nefsinde adet edindiğinde, Allahu Teala ona bir kapı açar. Bunun ışığında
yemin etmemenin kalbindeki faydası, derecesindeki üstünlüğü, görüşündeki kuvveti, arkadaşlar yanında methi, komşuları yanında keramet ve iyiliği bilinir. İnsanlar arasında heybetli ve muhterem olur.

2- İster şaka, ister ciddi olarak yalandan sakınmaktır. Zira yalan söylemekten sakınmayı, dil adet edinince, Allahu Teala, bununla kulun sadrını genişletir. İlmini saflaştırır. O kimse sanki yalanı bilmez olur. Başkasından yalan duyunca, kendi kendine onu ayıplar. Yalan söyleyene, söylememesi için dua etmek sevaptır.

3- Belli ve açık bir özrü olmadığı ve verdiği sözü yerine getirmeye gücü yettiği halde, sözünde durmamaktan sakınılmalıdır. Kul sözünü tuttuğunda, cömertlik kapısı, haya penceresi açılır. Allahu Teala katında derecesi yüksek olur.

4- Mahlukattan birine(Allah'ın yarattığın her canlı) lanet ve insanlara eziyet etmekten sakınmaktır. Zira lanet ezadan sakınmak, iyilerin ahlakındandır. Böyle olan, Allahu Teala'nın muhafazasından bulunup, sonu güzel olur ve Allahu Teala katında yüksek derecelere kavuşur. Allahu Teala onu helak olmaktan korur. İnsanlar tarafından gelecek beladan onu saklar. Onu kullarına rahmet ve zatına yakın olmakla şereflendirir.

5- Kendisine zulüm edilsede, insanlardan birine beddua etmekten sakınmaktır. Gerek söz, gerek hareket ile karşılıkta bulunmayıp, Allahu Teala için sabır etmek, katlanmaktır. Çünkü bu haslet, sahibini yüksek derecelere kavuşturur. Dünya ve ahirette yüksek makamlara, şerefli derecelere kavuşur. Yakın veya uzak insanlar tarafından sevilir.

6- Ehl-i Kıbleden(müslümanlar) bir kimseye şirk, küfür ve nifak ile asla şahitlik etmemektir. Çünkü bu hal rahmete yakındır. Yüksek derecelere kavuşturur. Allahu Tealanın ilmin kavuşturur. Allahu Tealanın gazabına uğramaktan uzaktır. Hakkın rıza ve rahmetine yakındır.

7- Kalpten veya dıştan bir günah işlememek, haramdan korunmak ve bütün uzuvları günahtan alıkoymaktır. Zira bu hal ahiret iyiliklerinden hazırlanacak sevap ile beraber dünyada kalp ve azalar için en güzel amellerdir.

8- Kendine lazım olan yiyeceğini insanlara yüklemekten sakınmaktır(dilenmek gibi, işlerini başkalarına yaptırmak gibi). Gerek ona muhtaç olan, gerekse olmayan insanların hepsine yük olmaktan sakınmaktır. Çünkü ibadet edenlerin şeref ve izzetinin tamam olması ve takva sahiplerinin üstünlüğü bu haldedir. Böyle olan kimse emri ma'ruf(dinini öğretmeye) yapmaya kuvvet bulur. Halkın hepsi onun yanında, hakta bir derecede eşit olur. Bunun için böyle olanı Alahu Teala fena ve yakin derecesine zat-ı eceli ve a'lasına güvenmeye götürür. Kendisi, müminlerin şerefinin ve muttakilerin kıymetinin bu kapıda olduğunu, bu kapının ihlasa en yakın kapı olduğunu kesinlikle anlar.

9- İnsanlara tama etmeyip, insanların elinde bulunun şeyin onlarda olmamasını istememektir. Çünkü en büyük izzet ve halis zenginlik, azim mülk, yüksek iftikar, doğru, yakın faydalı tevekkül bu haldedir. Bu kapı Allahu Tealaya güvenme kapılarından bir kapıdır. Ancak bu hal ile ver'a kavuşulur. İbadet bununla olgun olur. Bu hal, kendini Allahu Tealaya verenlerin halidir.

10- Tevazudur. Tevazu ile yani alçak gönüllü olmakla, sahibinin derecesi yüksek, şerefi sağlam, kadru kıymeti ali, Allahu Teala ve insanlar yanında izzet ve yüksekliği tam ve olgun olur. Dünya ve ahiret işlerinden dilediğini yapar. Bu haslet iyiliklerin tümünün esası ve üstünüdür. Kul sıkıntılı ve geniş zamanda, Allahu Tealadan razı olan salihlerin yanlarında bulunur. Bu haslet takvayı olgunlaştırır. Tevazu insanın rastladığı herkesi kendinden üstün görmesidir. Kafirle dahi karşılaşırsa da; bir gün müslüman olursa sonu hayırlı amel olur, benim ise kötülük yapıp fena amelle gitmem olabilir demelidir. Kişi böyle yaparsa Allahu Teala onu sıkıntılardan kurtarır. Allah için nasihat edenler derecesine kavuşur. Rahman'ın dostlarından olur. İşte tevazudan üstün bir şey yoktur. Bununla beraber dili, insanlardan bahsetmez. Her halde isyan ve kibir kalbinden çıkar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder